BirGün gazetesi yazarı Şükrü Aslan, “12 Mart ve ‘ulusalcı sosyalizm” adlı köşe yazısında, Türk demokrasi tarihinde 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra sivil siyasete yapılan “ikinci müdahale” olarak nitelendirilen 12 Mart 1971 Muhtırası’nın Türk solu üzerindeki olumsuz etkilerini ele aldı.
Aslan, yazısında “12 Mart, bu ülkede büyük bir kesim için genellikle genç devrimcilerin canice öldürülmelerini hatırlatır. Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya gibi isimler üzerinden temsil edilen birçok gencin idam edilmesi, kurşunlanması veya işkenceye maruz kalması, toplumsal hafızada 12 Mart’ı özel bir konuma taşımıştır. 1970’lere yaklaşırken kitlesel bir boyut kazanan sosyalist hareket, ‘ulusalcı sosyalizm’ anlayışında kırılmalar yaşadı. Sosyalist gençler, bir yandan ‘ulusalcı’ olarak görmedikleri sisteme karşı şiddeti esas alırken, diğer yandan ‘ulusalcılığın’ kendisini sorgulama yoluna gittiler. Bu kırılma, sosyalist geleneğin bir kısmının sistem dışına çıkmasıyla sonuçlandı ve bu, önemli bir bedeli beraberinde getirdi. 12 Mart, o bedeli hatırlatıyor” ifadelerini kullandı.
“60’LARDA POLİTİK DİL ULUSALCIYDI”
Aslan, 1960’lı yıllardan itibaren sosyalist hareketin politik dilinin belirgin bir şekilde ulusalcı olduğunu vurgulayarak, bu dönemdeki bazı örneklere değindi:
17 Kasım 1967 tarihli Türk Solu dergisinin ilk sayısında, “her içtenlikle ‘Türküm’ diyenin, el ele omuz omuza güç birliği halinde gerçekleştireceği anti-emperyalist ve anti-feodal demokratik devrim” hedefi işlenmişti.
1 Aralık 1967 tarihli 3. sayısında “Türk ulusunun tarihi görevleri” konulu yazılar yayınlanmıştı.
8 Aralık’daki 4. sayısında, okuyuculardan gelen “Türk” kavramına ilişkin sorulara; ‘Bizce ulus teriminin bilimsel açıklamasına sadık kalmak o kadar da önemli değil’ denilerek ‘fonksiyonel bir yaklaşım’ benimsenmiştir. Dergide ‘Ulusal Açıdan’ adında bir köşe mevcuttur; Türk ulusal kimliğine bağlılık her sayıda gözlemlenebilmektedir.
Derginin 3 Eylül 1968 tarihli 42. sayısı ‘30 Ağustos’a Layık Olmak’ başlığı ile yayımlanmıştır.
50’nci sayıda Hikmet Kıvılcımlı, Mustafa Kemal’e atıfta bulunarak Cumhuriyeti; anti-feodal, anti-emperyalist ve hatta anti-kapitalist bir yapı olarak tanımlamıştır.
“TÜRKÜN ONURU VE YETENEKLERİ ÇOK YÜKSEK VE BÜYÜKTÜR”
İşçi Köylü Gazetesi de ulusalcı politik anlayışa dair dikkat çekici içeriklere yer vermiştir. 8 Kasım 1969’da yayımlanan 8’inci sayısı, ‘Ölümünün 31’inci yılında Mustafa Kemal’in bağımsız Türkiye’sinde değil Amerikan boyunduruğu altında yaşıyoruz’ başlığı ile dikkat çekmiş ve Atatürk’e sıkça referans vermiştir. Gazete manşetinde şu ifadeler bulunuyordu: “Temel ilke Türk milletinin şerefli ve onurlu bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ancak tam bağımsız olunması ile sağlanır. Türkün onuru ve yetenekleri çok yüksektir. Böyle bir millet tutsak yaşamaktansa, yok olsun daha iyidir.”
Ayrıca, Kasım 1968’de yayın hayatına başlayan Aydınlık Sosyalist Dergi de benzer bir çizgide kaleme alınmıştır. Derginin ikinci sayısında Mustafa Suphi’nin 1914’te yayımlanan ‘Türklüğün İst