Dün bir söylenti dolaşıma girdi. “Gülen’in kendisi veya cesedi Türkiye’ye getiriliyor…” Bu söylentilerden genellikle pek fazla etkilenmem, fakat dün okuduğum bazı teoriler arasında dikkatimi çeken bir cümle vardı. Ankara’da konuları en iyi bilen güvenlik kurumlarından birinin yetkilisine bu konu hakkında sorduğumda, “Doğru değil…” şeklinde iki kelimeli bir cevap aldım. Bu durum karşısında, bu tür haberlerin nereden çıktığını merak ettim.
Son dönemlerde Pensilvanya ile ilgili haberler dolaşımda. Pensilvanya’nın boşaltıldığı, Fethullah Gülen’in sağlık durumunun kötüleştiği ve hatta öldüğü, cesedinin gizli bir yerde tutulduğu iddiaları dolaşıyor. Dünkü söylenti ise Gülen’in ya kendisini ya da cesedini CIA’nın teslim ettiği ve Türkiye’ye getirildiği yönündeydi. Ancak bu tür haberlerin internet sitelerinde yer almadığını gözlemledim. Sosyal medyada hızla yayılan bu iddia, tartışmalara sebep oldu.
Özellikle AKP’ye yakın bir gazetecinin teorisi, “CIA’nın Fethullah Gülen’i MİT’e teslim ettiği ve Türkiye’ye getirildiği” yönündeydi. Bunun yanı sıra, bazı çevrelerin öne sürdüğü spekülasyonlar da dikkat çekiciydi. Emekli askerlerin ve iktidara yakın isimlerin bu konuyu tartışması, FETÖ’nün Türkiye’ye getirilmesinin AKP iktidarına ne gibi faydalar sağlayabileceği sorularını gündeme getirdi.
Ortaya atılan teoriler arasında bir diğer dikkat çekici konu ise, “Küresel çete”nin yeni bir FETÖ oluşumunu Türkiye’de yaratma planıydı. Bu durum da mevcut siyasi ve güvenlik konularını daha da karmaşık hale getirebileceği endişesini beraberinde getirdi.
Son olarak, devletin içindeki farklı kanatların varlığı ve güç mücadelesine dair belirtiler giderek artmaktadır. Bu durum, yakın gelecekte devlet içinde yaşanabilecek enformasyon ve dezenformasyon savaşlarına işaret etmektedir. Bu tarz gelişmelerin toplum ve siyaset üzerindeki etkileri merak konusu olmaya devam etmektedir.