Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde, Prof. Dr. Tuba Eminoğlu ve Prof. Dr. Kezban Candoğan önderliğindeki ekipler, 3 boyutlu yazıcı kullanarak protein tüketemeyen hastalar için tamamen bitkisel kaynaklı yumurta ve et üretti. Proje, Çocuk Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı ile Gıda Mühendisliği Bölümü arasındaki işbirliğiyle gerçekleştirildi. Düşük proteinli ürünler hastaların tedavisinde önemli bir rol oynuyor ve 3 boyutlu yazıcı bu alanda yeni bir uygulama olarak karşımıza çıkıyor.
Proje kapsamında, hastalar için 3 boyutlu yazıcı ile bitkisel kaynaklı et ve yumurta üretildi. Projenin sonunda 20 hasta üzerinde denemeler yapılarak olumlu sonuçlar elde edildi. Bu çalışma Türkiye’de bir ilke imza atıldığını gösteriyor. Hastaların ihtiyaç duyduğu amino asitleri ve proteinleri sağlamak amacıyla üretilen bu ürünler, katkı maddesi içermeyen tamamen doğal ve bitkisel kaynaklı ürünlerden oluşuyor. Bu ürünler, çocukların sosyal izolasyonunu engelleyerek günlük yaşamlarına daha iyi entegre olmalarını sağlıyor.
Prof. Dr. Eminoğlu, hastalar üzerinde yapılan duyu analizlerinin olumlu sonuçlar verdiğini ve ürünlerin 3 boyutlu yazıcı sayesinde basıldığını belirtiyor. Proje ekibi, ürünlerin pişirilerek hastalara sunulduğunu ve içerdikleri bitkisel kaynakların hayvansal ürünleri içermediğini vurguluyor. Proje sonuçlarının literatürde yayınlanması ve ürünlerin ticarileşmesi için adımlar atılmış durumda.
Prof. Dr. Candoğan ise 3 boyutlu gıda teknolojisinin yeni bir teknoloji olduğunu belirterek, projede kullanılan katmanlı biriktirme yöntemiyle gıdaların üretildiğini açıklıyor. Bitkisel bazlı yumurta ve et ürünleri, sağlık özelliklerini arttırmak amacıyla özel malzemelerle zenginleştirilmiş. Şekerleme ürünleriyle birlikte çocuklar için çeşitli besinler geliştirilmiş ve bu ürünlerin ticarileşmesi için girişimlerde bulunulmuş.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde gerçekleştirilen bu proje, protein tüketemeyen hastalar için umut verici bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor. Tamamen bitkisel kaynaklı ürünlerin 3 boyutlu yazıcı ile üretilmesi ve hastaların ihtiyaçlarının karşılanması, gelecekte benzer sağlık sorunları yaşayan bireyler için de önemli bir adım olabilir. Bu çalışma, hem akademik alanda hem de sağlık sektöründe dikkate alınması gereken bir başarı öyküsüdür.