Geçtiğimiz Cuma, 22 Kasım 2023 tarihinde Türkiye’nin başkenti Ankara’da Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret iddiasıyla 11 yıl 8 ay hapis cezası istemiyle yargılandığı davada, etkileyici ve güçlü bir savunma gerçekleştirdi. Kılıçdaroğlu, bu duruşmada iktidarın karşısında her zamanki gibi cesur bir duruş sergileyerek, geri adım atmadan güçlü bir şekilde varlığını ve sesini duyurmaya çalıştı. Bu savunmanın ardından Erdoğan, Kılıçdaroğlu aleyhine yeniden 500 bin liralık manevi tazminat davası açtı.
Kılıçdaroğlu, savunmasına kendini bir suçtan ötürü savunmaya değil, yapılmış suçları tarih önünde kayda geçirmek ve hesabını sormak için orada olduğunu belirterek başladı. Bu ifade, onun, dokunulmazlık zırhı altında gizlenmeden, açık bir meydan okuma içerdiğini gösteriyordu. Kemal Kılıçdaroğlu, duruşmada özellikle Meral Akşener ve diğer siyasi müttefiklerinin tutumlarına yönelik duyduğu hayal kırıklığını dile getirdi. Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında Akşener’in kendisine yönelik desteğine olan güvenin boşa çıktığını belirterek, vatansever olarak bildiği kişilerin iş birlikçi olduğunu kabul etti.
HAYAL KIRIKLIĞI VE PİŞMANLIK
Kılıçdaroğlu, kendisine ihanet eden ve organizasyon içinde kendisine zarar veren isimler hakkında pişmanlık duyduğunu, bu süreçte yalnız bırakılmanın kendisi için büyük bir hayal kırıklığı olduğunu vurguladı. Onun yanında olup da genel kurultayı kaybettikten sonra ona destek vermeyen medya mensupları ve parti kadroları için de pişmanlık duyduğunu belirtmekteydi. Böylece, Kılıçdaroğlu, yalnızca siyasi bir lider değil, aynı zamanda bir toplumsal lider olarak da göz önüne serildi.
TARİHSEL BİR ADALET ARAYIŞI
Kılıçdaroğlu, savunmasında iktidarın eleştirdiği 5’li çeteye de değindi. İstanbul’daki ihalelerdeki adaletsizliklere, özellikle Ekrem İmamoğlu’nun tutumuna dikkat çekti. Onun konuşması, yoksulluk, adaletsizlik ve hükümetin sosyal politikalara karşı eleştirilerle doluydu. “Beslenme, eğitim ve sağlık problemi yaşayan, katledilen, taciz ve tecavüze uğrayan her bir evladımız için üzgünüm,” sözleri ise toplumun en savunmasız bireyleri hakkında taşıdığı derin endişeyi ve sorumluluk duygusunu dile getirmekteydi. Kılıçdaroğlu, adil bir toplum mücadelesinin destekçisi olduğunu vurgulayarak, toplumun derin yaralarının üzerine parmak bastı.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Ben buraya tarih kadar uzun bir yolculuktan geldim Sayın Yargıç,” şeklindeki ifadeleri, hem tarihi bir arka plana sahip olduğunu hem de adalet arayışı içinde cesur bir duruş sergilediğini göstermektedir. Sadece kendi duruşmasıyla değil, Türkiye’nin geleceğine dair daha geniş bir perspektif sundu. Bu çok değerlidir; zira hem kişisel hem de toplumsal bir adalet arayışını temsil ediyordu.
TEMKİNLİ ANCAK NET MESAJ
Kılıçdaroğlu, duruşmada “Ben buradayım” mesajı vererek hem fiziksel hem de politik kimliğini güçlü bir şekilde ortaya koydu. Ancak, duruşmada bazı olumsuz gelişmeler de yaşandı. Kılıçdaroğlu’nun avukatı, duruşma salonunun kalabalığı kaldıramayacak durumda olduğuna dikkat çekerek daha büyük bir salona geçme talebinde bulundu, ancak bu talep kabul edilmedi. Bu basit durum, Kılıçdaroğlu’nun sesinin kısılmasına yönelik bir engel olarak yorumlandı ve duruşmanın adalet arayışının nasıl engellendiğini sembolize etti.
