Türkiye medyasının önde gelen isimlerinden biri olan Miralay Haber yazarı Hasan Cemal’in, Kürt sorununu hem tarihsel hem de güncel açıdan ele alan ‘Kürtler’ adlı eseri, 22 yıl aradan sonra yeniden yayımlanarak okurların beğenisine sunuluyor.
İlk baskısı 2003 yılında çıkan bu eser, Hasan Cemal’in Güneydoğu, Kuzey Irak, Beyrut, Bekaa Vadisi, Şam, Washington, Londra ve Paris’teki seyahatleri, görüşmeleri, röportajları, yazıları, araştırmaları ve izlenimleri çerçevesinde Kürt sorununu kapsamlı bir biçimde inceliyor.
Tarih 14 Nisan 1993, Öcalan ile Bekaa Vadisi’nde
Kitap, Kürt sorununa dair birçok tarafın değerlendirmelerine yer verirken; 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, geçmişteki Başbakan Bülent Ecevit gibi önemli siyasetçilerden; PKK lideri Abdullah Öcalan, eski Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ve Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi lideri Mesut Barzani gibi ismlere kadar pek çok isimle yapılan görüşmelere de yer veriyor.
1992 sonbaharı, Celal Talabani ile Kuzey Irak yerine Irak Kürdistan’ında Saklava’da
Kitap, Diyarbakır Sanayi ve Ticaret Odası’nın eski başkanı Felat Cemiloğlu ile iş ortağı Bedii Tan’ın Diyarbakır 5 No’lu Askeri Cezaevi’nde yaşadığı işkence hikâyeleri ile başlıyor. Cemiloğlu, Bedii Tan’ın nasıl hayatını kaybettiğini kendi tanıklığı ile aktarıyor. Eserde, Diyarbakır’daki işkence ve kötü muamelelere dair pek çok olaya, dönemin hem mağdurları hem de emekli askerlerin anlatımlarıyla yer veriliyor.
Felat Cemiloğlu, 12 Eylül’de Diyarbakır askeri cezaevinde yaşadıklarını anlatıyor
22 yıllık bir aradan sonra SRC Kitap’tan çıkan ‘Kürtler’ kitabı, hem kitabevlerinden hem de online satış platformlarından temin edilebilecek.
“Türklerin de kitabı…”
Hasan Cemal, kitabının önsözünde “Bu yalnız Kürtlerin değil, Türklerin de kitabı” diyerek okuyucuya sesleniyor:
“İlk baskısı 2003 yılında yapılan Kürtler’i, ‘yaşamak için ille de acı çekmek mi lazım’ düşüncesiyle yazdım.
Bu eser, yalnızca Kürtlerin değil, Türklerin de kitabıdır. Ayrıca, Türkiye’de demokrasinin durumu üzerinde de ışık tutan bir niteliktedir.
1992 yılının başından itibaren defalarca yalnızca Güneydoğu’ya değil, Kuzey Irak’a, Beyrut’a, Bekaa Vadisi’ne, Şam, Washington, Londra ve Paris’e giderek sorunu farklı boyutlarıyla anlamaya çalıştım. Hem askerle hem de PKK’lularla bir arada oldum.
Cumhurbaşkanları, başbakanlar ve Genelkurmay başkanlarıyla görüştüm, Öcalan ile de görüşme fırsatım oldu.
‘Bugünlere nasıl gelindi?’ sorusunun yanıtını aradım.
Ve şimdi diyorum ki tarihin akışını geri almanın imkanı yok!
Yaşananlardan ders alarak geleceğe umutla bakmalıyız.”