Wes Anderson’ın şaheserlerinden biri olan “Büyük Budapeşte Oteli”, benim favori filmlerimdendir.
Filmde yer alan karakterler arasında ikisi özellikle dikkatimi çekiyor: Otelin concierge’i Mösyö Gustav ve bellboyu Sıfır.
Concierge’ler, her otel misafiri gibi benim için de otelin en önemli figürleridir. Bu uzmanlar, konukların otel dışındaki tüm düzenlemelerini yapmakla yükümlüdür.
Sinema dünyasında, concierge’ler sıklıkla önemli roller üstleniyor. Örneğin, “Pretty Woman” filmindeki Hector Elizondo’nun canlandırdığı Barney Thomson karakteri gibi.
Ancak hiçbiri, zihnimde “Büyük Budapeşte Oteli”ndeki Mösyö Gustav kadar kalıcı bir iz bırakmamıştır.
CONCIERGE’LERİN ÖRGÜTÜ: “ALTIN ANAHTARLAR”
Filmde öğrendiğim bir kavram vardı: “Les Clefs d’Or…”
Bu ifade, “Altın Anahtarlar” anlamına gelmektedir ve dünyanın önde gelen otellerinin concierge’lerinin bir araya geldiği uluslararası bir örgütün adıdır.
O filmdeki Mösyö Gustav, zor bir duruma düştüğünde bu örgüt aracılığıyla dünyanın en iyi concierge’lerini harekete geçirir ve hepsi bir araya gelerek onu kurtarır.
Gerçi, bu senaryo yalnızca bir hayal ürünüydü.
GERÇEK HAYATTA KENDİ MÖSYÖ GUSTAV’IMIZ VARMIŞ
Gerçek hayatta da concierge’lerin uluslararası iş birliği yapma yoluna gittiğini öğrendim. Bunu, geçtiğimiz Kasım ayında Türkiye’de yayınlanan bir kitapta okudum. İstanbul’daki Swissotel Bosphorus, benim gözümde bu otel zincirinin “amiral gemisi” niteliğindedir.
İşte, burada 33 yıl boyunca concierge yardımcısından başlayarak “Head Concierge” olarak görev yapmış olan Adnan Öner, anılarını bu kitapta derlemiş.
DÜNYADA HATIRALARINI YAYINLAYAN BAŞKA BİR CONCIERGE VAR MIDIR?
Başka “Head Concierge”lerin hatıralarını bu şekilde yayınlayıp yayınlamadığını bilmiyorum, ama Adnan Öner’in kitabı gerçekten sıcak ve samimi bir eser.
Önsöz, Swissotel’in farklı dönemlerdeki üç genel müdürü tarafından kaleme alınmış: 1990-96 yıllarında Eduard Speck, 2005-2017 arası Gerhard Struger ve 2017-2024 döneminde Uğur Talayhan… Hepsinin yazdığı duygusal ve içten paragraflar dikkat çekici.
MÖSYÖ GUSTAV OLMAK İÇİN BIYIĞINI KESMEK ZORUNDA KALDI
Adnan Öner, Arnavut kökenli bir baba ve Bulgaristan göçmeni anneye sahip. Otelcilik kariyerine 1977 yılında İstanbul Etap Marmara’da bellboy olarak başlamış. Swissotel’deki görevine ise 1991’de adım atmış.
İşe girmesi için ilk koşul ise bıyığını kesmesi olmuş. “Bıyıklı evlendim, işe bıyıksız başladım” sözleriyle bu durumu özetliyor.
ÇİN İŞ İNSANININ ÇANTASI İÇİN BİR ARAYA GELEN ALTIN ANAHTAR KULÜBÜ
Ona özel bir “Mösyö Gustav” hikayesi de yaşanmış: Çinli bir iş insanı, Londra’dan dönerken İstanbul Swissotel’de bir gece konaklamış. Ertesi gün, çantasını İstanbul Havalimanı’na unutarak gitmiş. İçerisinde laptop ve nakit paranın yanı sıra, şirket bilgileri yer alıyormuş.
Ülkesinden İstanbul Havalimanı’nı aramış ama çantasını bulamamış. Bunun üzerine Londra’daki kızı, durumu öğrenmek için kendi
