İsrail’den sınır dışı edilen Türk aktivist Şuayb Ordu, “Yüz yıldır bizi parçala, böl, yönet ve yut taktiğiyle ilerliyorlar. Sırayla orada kardeşlerimizi katlediyorlar ve bir gün bizler harekete geçmezsek, sıranın bize geleceğinden emin olalım. Bu noktada herkes bu bilince davet ediyorum” dedi.
İsrail’in alıkoyduğu Madleen gemisinde bulunan ve gözaltına alındıktan sonra sınır dışı edilen Şuayb Ordu, Bursa’da ‘Direniş Çadırı’ tarafından düzenlenen eyleme katıldı. ‘Filistin’de, Lübnan’da, Yemen’de, İran’da Emperyalist ve Siyonist Saldırganlığa Karşı Direnişin Yanındayız’ sloganıyla gerçekleştirilen eylemde, eşi Sümeyra Mittelmeer ile birlikte yer alan Ordu, burada yaptığı konuşmada, “Ben yalnızca Madleen gemisindeki 12 kişiden biri değilim; ardında yıllardır bedel ödeyen büyük bir fedakarlık yapan yüzlerce kişiden biriyim. Unutulmaması gereken bu arkadaşlarımıza buradan selam gönderiyorum. Biz bu yola çıkarken insanların içinde biraz cesaret aşılamak ve Gazze’deki insanlar için küçük de olsa bir umut olma amacıyla harekete geçtik” ifadelerini kullandı.
Ordu, insanların bu soykırıma karşı omuz omuza vererek birlik olmaları gerektiğini vurguladı. “Bunun başka bir çözümü yok. Biz, bu meselede kollarımızı sıvayıp, dayanışma içinde olmalıyız” dedi.
Aktivist, gözlemleri hakkında da bilgiler vererek, “Beni hedef aldıklarını açıkça söylüyorlardı. Gördüklerim arasında büyük İsrail haritaları ve o haritaları içeren kolyeler vardı. Bunun içinde benim şehrim de bulunuyor. Yarın sıra bize gelecek ve ben çocuklarım için huzurlu bir dünya bırakmak istiyorum” dedi. Ordu, yaşananların bir insanlık dramı olduğunu ve buna sessiz kalmanın mümkün olmadığını belirtti.
Yüz yıldır uygulanan “parçala, böl, yönet ve yut” taktiği üzerine yorum yapan Ordu, “Sırayla orada kardeşlerimizi katlediyorlar. Eğer biz bir araya gelmezsek, bu süreçte sıranın bize geleceğinden kaçış yok. Bu bilinci yaymak için elimden geleni yapıyorum; din, dil, ırk ayırt etmeden insanları kardeşlerim olarak görüyorum” şeklinde konuştu.
Ordu, savaşın devam ettiğini ve insanların birbirine karşı kışkırtıldığını ifade ederek, “Yaşananları hala kendi yazdıkları hukuki kurallara uymayan bir perspektiften yürütmeye çalışıyorlar. Türkiye bağlamında dönersek, gördüğüm bazı durumlar kalbimi acıtıyor. Özellikle konteynerleri görünce içim yanıyor” dedi.
