Hazret-i Hüseyin’in Kerbela’da şehit edilmesinin ardından kurtulan akrabalarının ve kızlarının yaşadığı sürgün olayları, İmam Süyûtî’nin eserlerinde detaylı bir şekilde ele alınıyor. Bünyamin Tan’ın “Hazret-i Hüseyin’in kızlarıyla alakalı menkıbeler” başlıklı makalesinde, bu konuyla ilgili dört farklı menkîbe metni incelenmiş ve ortak noktaları ortaya konulmuştur. Araştırma neticesinde, Hz. Hüseyin’in kızlarına dair gelişmeler özetlenmiştir.
Kerbela’da Hz. Hüseyin ve yârenlerinin şehit edilmesinin ardından, kızları Yezîd’in huzuruna götürülür. Yezîd, onları muhalif şahsiyetler karşısında birer araç olarak kullanabileceğini düşünerek, Hazret-i Hüseyin’in kızlarını sürgün etmeye karar verir. Yezîd’in askerleri ile birlikte Câbir-i Ensârî de gemi ile Mısır’a doğru yola çıkar. Ancak, çıktıkları gemi fırtınaya yakalanır ve yolunu kaybeder. Bu sırada İspanya kralının donanmasıyla karşılaşırlar. Gemiyi ele geçiren İspanyol askerler, içindeki herkesi esir alarak İspanya’ya götürürler. İspanya kralı, kızların kim olduğunu ve nereden geldiklerini merak eder. Hazret-i Hüseyin’in kızları, başlarına gelenleri anlatınca, kral onların Hazret-i Muhammed’in torunları olduğunu anlar.
Kral, dedeleri Hazret-i Ali ve yârenlerinin akıbetini sorgularken, kızlar Yezîd ve ailesinin onlara zarar verdiğini öğrenince öfkelenir. Hemen onları şölenlerine davet eder ve Hazret-i İsa’yı anma törenlerinde Yezîd’in askerlerini eleştirir. Kızlar, peygamberlerine ihanet edenleri kınayarak ceza verilmesi için yönlendirmelerde bulunur. Ardından, Hazret-i Hüseyin’in kızları ve Câbir-i Ensârî, İstanbul’a gitmeleri için krala yazılmış bir mektup ile yola çıkarlar. Kral, kendilerini iyi ağırlayacağını vaad eder.
İstanbul’a vardıklarında, kral onları büyük bir memnuniyetle karşılar ve onlara özel bir ilgi gösterir. Ancak kral, İki oğluyla onları evlendirmek ister. Kız kardeşler bu duruma üzülerek, İslam inancı gereği Hristiyan biriyle evlenemeyeceklerini ifade ederler. Kral bu isteği üzerine düşünme süresi tanır ve onları Kızlar Kilisesi olarak bilinen, günümüzdeki Kocamustafa Paşa Camii’ne yollar. Burada İki kız kardeş yalnız kaldıklarında dua ederek, yaşadıkları sıkıntının dindirilmesi için niyazda bulunurlar. Allah, dualarını kabul eder ve ruhlarını yanına alır.
Ertesi gün kiliseye döndüklerinde, iki kız kardeşin naaşlarıyla karşılaşırlar. Kral, yaptığı teklifin yanlış olduğunu anlar ve pişmanlık duyarak halkı toplar. Herkesi, yaptığı günah için Allah’tan rahmet dilemeye davet eder. Ardından İstanbul’da bolca yağmur yağmaya başlar. Bu suyla abdest alan Câbir-i Ensârî, iki kız kardeşin cenaze namazını kıldırır ve onlara son görevini yerine getirir. Kız kardeşlerin mezarları, Kocamustafapaşa semtindeki Sümbül Sinan Efendi türbesinde bulunmaktadır.
Miralayhaber.com
