Türkiye Cumhuriyeti, 1923 yılında kurulduğunda laik bir cumhuriyet tanımının yer almadığı dikkat çekmektedir. Dönemin anayasasında devletin dininin İslam olduğuna dair bir ibare bulunmaktaydı. Ancak, bu ibarenin kaldırılması 1928 yılına denk gelmiştir. O dönemde laiklik kavramı anayasada belirtilmemiştir. Sıklıkla tartışılan 1924 Anayasası’nın 2. maddesinde, “Türkiye Devletinin dini, din-i İslam’dır, resmi lisanı Türkçedir.” hükmü yer almakta idi. Hilafetin anayasa öncesinde kaldırılmış olmasına ve anayasanın genel yapısının laik olmasına rağmen, o zamanın şartları bu hükmün anayasa içerisinde yer almasını zorunlu kılmıştır. Söz konusu ibarenin anayasanın 2. maddesinden çıkarılması ise 10 Nisan 1928 tarihinde gerçekleştirilen anayasa değişikliği ile mümkün olmuştur.
Mustafa Kemal Atatürk, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması gerektiğini laiklik ilkesi ile savunmuş olmasına rağmen, milli bayramların yanı sıra dini bayramların da kendisi için büyük bir önemi vardı. Ramazan ve Kurban Bayramları, nerede olursa olsun, telgraflar ve dualarla kutlanmıştır. Bu videoda, 1919’dan Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar olan süreçte Atatürk’ün dini bayramlara gösterdiği hassasiyet ve saygının belgeleri yer alıyor.
Pınar Saraçoğlu
Miralayhaber.com