Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK), kentsel dönüşüm kapsamında riskli konutlar için kredi sınırı muafiyeti uygulamasını hayata geçirdi. Bu uygulamaya göre, kentsel dönüşüm sürecindeki riskli konut sahipleri, azami kredi tutarı sınırlamasından muaf tutulacaklar. Bu muafiyetten faydalanabilmek için kişinin, eşinin veya 18 yaş altındaki çocuklarının tek bir konutunun riskli yapı olarak belirlenmiş ve yıkılacak durumda olması gerekmektedir.
Bu karar ile birlikte, kentsel dönüşüm sürecindeki riskli konut sahiplerinin krediye erişiminde önemli bir engel kaldırılmış oldu. Daha önce uygulanan azami kredi tutarının teminat olarak alınan konutun değerine oranı ve yüksek risk ağırlığı uygulaması, bu yeni karar ile değiştirildi. Artık, kentsel dönüşüm sürecindeki ev sahipleri için daha kolay bir kredi erişimi sağlanmış olacak.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun (BDDK) internet sitesinde yayınlanan karara göre, riskli konut sahiplerinin kredi sınırı muafiyetinden yararlanabilmesi için belirli kriterlerin yerine getirilmesi gerekiyor. Kişinin, eşinin veya çocuklarının riskli yapı tespit edilmiş tek bir konuta sahip olması ve bu konutun yıkılmış veya yıkılacak durumda olması gerekmektedir. Bu şartlar sağlandığı takdirde, konut sahibi kentsel dönüşüm kapsamında daha fazla krediye erişebilecek.
Bu kararın amacı, kentsel dönüşüm sürecindeki ev sahiplerine destek olmak ve riskli konutların dönüşüm sürecini hızlandırmaktır. Bu sayede, riskli konut sahipleri daha kolay bir şekilde krediye erişebilecek ve kentsel dönüşüm sürecine katkı sağlayabileceklerdir. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun (BDDK) bu kararı, riskli konut sahipleri için önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir.
Sonuç olarak, bankacılık sektöründe yapılan bu yeni düzenleme ile kentsel dönüşüm sürecindeki riskli konut sahiplerine önemli bir avantaj sağlanmıştır. Bu karar sayesinde, ev sahipleri kentsel dönüşüm sürecinde daha kolay bir şekilde krediye erişebilecek ve konutlarını güvenli hale getirebileceklerdir. Bu adımın, kentsel dönüşüm sürecinin hızlanmasına ve riskli yapıların dönüşümünün desteklenmesine katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
