Boğaziçi Üniversitesi’nin bahçesinde gerçekleşen iftar yemeğine dair görüntüler, hafızamda bir dönem filmi gibi yer etti.
Bahçede binlerce öğrenci, yere serilen Sofralarda iftar açıyordu.
Medine’de Mescid-i Nebevi’nin avlusundaki iftar sofrası
Bu manzara bana, yıllar önce Ahmet Hakan ile birlikte gittiğimiz Umre’deki Medine’deki Mescid-i Nebevi’nin avlusunda gerçekleşen iftarı hatırlattı.
O an, yer sofrasının hızlıca kaldırılıp teravih namazı için hazırlığa geçişini hayretle izlemiştim.
Bir sosyolog olarak toplumsal olaylara bakınca, bazı detaylar hep merakımı uyandırır.
Avludaki iftara katılanların kaçı Boğaziçi öğrencisi?
Acaba Boğaziçi Üniversitesi bahçesindeki bu iftar yemeğine katılanların kaçı gerçekten Boğaziçi öğrencisi veya başka bir üniversiteden öğrenci olarak davet edilmişti?
Bu konuda net bir fikir edinemedim.
Merakımın kaynağı ise Türk toplumunun Ramazan, Cuma ve Bayram namazına olan yaklaşımıdır.
Hürriyet’te genel yayın yönetmenliğine başladığım zaman, Ramazan’da öğle yemeği talebinin yüzde 60 oranında azalacağını duyduğumda çok şaşırmıştım.
Hürriyet’te bu kadar çok kişinin oruç tuttuğunu beklemiyordum.
Bu iftarda başlayan bir Boğaziçi belgeseli çekilse
Boğaziçi’nin avlusundan gelen fotoğraflara bakarken, geçmişe döndüm.
Gözümün önünden nehir roman tadında bir belgesel geçti.
O iftar sofrasından filmi geri sararak, 56 yıl öncesine gidiyorum.
Yıl 1969 Londra’nın Moorgate bölgesinde bir ofis
Tarih: 1969…
Londra’nın finans merkezlerinden Moorgate’de bir ofiste.
Amerika Birleşik Devletleri’nin ilk bağımsız denetim şirketi Arthur Andersen, Londra bürosunu açmış durumda.
O yıllar, Amerikan yatırımcılarının Avrupa pazarlarına açıldığı zamanlardır.
Yıl 1969 o büroda bir Türk genci işe başlıyor
İşte bu yeni açılan büroda, 1969’da bir Türk genci işe başlıyor.
İsmi Mehmet Önkal.
CV’sinde “Robert Kolej Yüksek Okulu” ifadesi geçiyor.
İşe alımında ise Türkiye’den gelen bir talep etkili olmuştur.
Dolayısıyla nehir romanımız, o günden 19 yıl öncesine doğru uzanıyor.
Yıl 1950, Türkiye’de bir yatırım bankası kuruluyor
Tarih: 1950.
Türkiye’nin özel sermayeli ilk kalkınma ve yatırım bankası olan “Türkiye Sınai Kalkınma Bankası” hayata geçiriliyor.
Banka, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası ile ticari bankaların ortaklığı ile kuruldu.
Bu kuruluş, yabancı kredi kaynaklarının Türkiye’ye girişi açısından önemli bir adım atmaktadır.
O yıl Demokrat Parti iktidara gelmiş ve ülkenin kalkınma mottosu “Karma ekonomi” olarak belirlenmiştir.
1960’ların ikinci yarısı, yerli malları ideolojisinin sonu
Ancak 1960’ların sonlarına yaklaşırken, “yerli malları” ideolojisinin sona erdiğini fark eden birçok kişi var.
Özellikle, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası yabancı krediler almaya başlamış durumda.
Bu süreçte, yabancı yatırımcılar paralarının verimli alanlara harcanmasını istiyor.
Bu durum sadece Türkiye için değil,