Milli çözüm süreci çerçevesinde, terör örgütü PKK’nın fesih kongresinin konuşulduğu günlerde DEM Partisi’nin grup başkanvekilleri Sezai Temelli ve Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Dersim İsyanı” hakkında Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını önerdi.
Açıklamada, bu dönemde 70 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği, Tunceli’de “On binlerce insan köklerinden, kültürel değerlerinden, dilinden ve inancından kopartılarak zorla iskâna tabi tutulmuştur” ifadesiyle dile getirildi.
Bunun yanı sıra, birçok kız çocuğunun ailelerinden koparılarak kimsesiz bırakıldığı ve çeşitli ailelerin yanında hizmetçilik yapmaya zorlandığı iddiaları yer aldı.
İFADELER SÜRECİN GİDİŞATINA AYKIRI
Açıklamanın metni şöyle:
“1937-38 yıllarında yaşanan Dersim Tertelesi ile yüzleşebilmek amacıyla, yıllardır gizli tutulan arşivlerin açılması ve bir hakikat komisyonu kurulması gerekmektedir. Ayrıca, Pir Seyit Rıza ile oğlu ve arkadaşlarının mezarlarının yerlerinin açıklanması, toplu mezarların tespit edilmesi, kaybolan çocukların durumunun araştırılması ve insanlık suçunun faillerinin tarihin önünde yargılanması için hukuki ve toplumsal çalışmalar yapılmalıdır. Bu sebeple, Anayasanın 98’inci, TBMM İç Tüzüğünün 104’üncü ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını talep ediyoruz.”
“ŞOVENİST BİR TOPLUM YARATILMAYA ÇALIŞILDI”
Açıklamanın devamında, bu teklife dayanak olan gerekçeler şu şekilde öne sürüldü:
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş süreci, tekçi bir anlayışla şekillenmiş ve farklı kimlikler ile kültürler göz ardı edilmiştir. Böylece şovenist bir toplum oluşturulmaya çalışılmıştır. Özellikle Kürt halkı, 1925 tarihli ‘Şark Islahat Planı’ ile yok sayılmıştır. 2 Şubat 1926’da Mülkiye Müfettişi Hamdi Bey, Dersim’i ‘çıban başı’ olarak nitelendirmiş ve bu durum, homojen bir ulus yaratma hedefinin en büyük engeli olarak algılanmıştır. Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak’ın 18 Eylül 1930’da sunduğu raporda, Dersim’e acil askeri müdahale gerektiği ifade edilmiştir. 1932’de ise jandarma tarafından hazırlanan bir rapor, Dersim’in yapısının ayrıntılı incelemesiyle kapsamlı askeri müdahale önerileri içermektedir.
KAZIM KARABEKİR HEDEFE KONULDU
Dersim Tertelesi’nin temelleri, bu raporlardaki nefret söylemi ile atılmıştır. Raporlarda geçen ‘Dersim asileri’ ve ‘eşkıyalar’ tanımlamaları, Kazım Karabekir’in “ya ıslah, ya iflah edilmelidir” sözüyle birleşerek, bölge halkına yönelik büyük bir kıyımın hazırlığını göstermektedir. 25 Aralık 1935’te kabul edilen 2884 Sayılı ‘Tunceli Vilayetinin İdaresi Hakkında Kanun’, Tedip ve Tenkil Harekâtı’nın yasalarını oluşturmuş, Dördüncü Umumi Müfettiş Abdullah Alpdoğan’ın uygulamaları bu sürecin ilerlemesini sağlamıştır.
“HİZMETÇİ VE KÖLE YAPILDILAR”
4 Mayıs 1937’de alınan Bakanlar Kurulu kararıyla, Dersim’de yaşanan büyük facia sırasında 15 Kasım 1937’de Pir Seyit Rıza, oğlu Resik Hüseyin ve arkadaşları idam edilmiştir. Seyit Rıza, yaşı küçültülerek asılmış, oğlu ise babasının gözü önünde idam sehpasına gönderilmiştir. Dersim’de 70 binden fazla