Evrensel’in önemli yazarlarından Kansu Yıldırım, “Dünya Bankasının ideolojik yapısı ve kredilerin siyasal işlevi” başlıklı köşe yazısıyla dikkatleri üzerine çekti. Yıldırım, özellikle kredilerin kullanımı sürecinde oluşturulan teknokratik elitlerin ve liberal düşünce biçiminin zorunlu hale getirilmeye çalışıldığına vurgu yaptı.
Yıldırım’a göre, 1990’lı yıllardan itibaren Dünya Bankası, AKP iktidarının ilk yıllarında yapısal uyum reformlarını hızlandırarak ‘kalkınma’ ve ‘sürdürülebilirlik’ adı altında önemli adımlar attı. Bu reformlar çerçevesinde uluslararası sermayenin etkisi artırılırken, neoliberal politikaların kabul edilmesi için kamu sektörlerinde büyük değişiklikler yapıldı. Özelleştirmeler ve serbest piyasa anlayışıyla şirketlerin etki alanı genişletilirken, krediler aracılığıyla piyasa odaklı politikalar benimsendi.
Yıldırım, Dünya Bankası ve IFC’nin yürüttüğü projelerle küresel kapitalizmi ve yeni ekonomik modellerin benimsenmesi sürecini hızlandırdığını ifade etti. Özellikle ‘yeşil kapitalizme’ geçiş için desteklenen projelerin etkili olduğunu belirtti.
Yıldırım’a göre, Dünya Bankası’nın verdiği kredilerin proje bazlı olmasına rağmen siyasi bir temsil içerdiği ve ülkelerin pozisyonlarını belirlediği önemli bir gerçekliktir. Finans kuruluşlarının, proje yoluyla ülkelerin ekonomik ve sosyal yapısını etkilediği ve küresel sermayenin güçlenmesine katkı sağladığı belirtildi.
Sonuç olarak, Dünya Bankası ve benzeri uluslararası finans kuruluşlarının ülkeler üzerindeki etkisi ve projeler aracılığıyla yapılan müdahalelerin önemine dikkat çekildi. Yıldırım, finans kuruluşlarının masum olmadığını ve kamusal alanlarda önemli değişikliklere neden olduklarını vurguladı.