Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, 30 Ekim 2024 tarihinde evinde gerçekleştirilen bir sabah baskınıyla gözaltına alınmış ve aynı gece tutuklanmıştır. İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınmasının ardından, Özer’in yerine bir kayyum atanmıştır. Avukatlarının yaptığı itirazlara rağmen tutukluluğu devam eden Özer hakkında, olaydan 113 gün sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bir iddianame düzenlenmiştir. Özer’in “silahlı terör örgütü üyesi olmak” suçundan, 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası ile yargılanması talep edilmektedir.
“HERHANGİ BİR ÖRGÜTLE BAĞIM YOK”
Ahmet Özer’in yargılandığı dava İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmektedir. Duruşmalar, Silivri’deki Marmara Cezaevi içerisinde bulunan duruşma salonunda gerçekleştirilmektedir.
Duruşma sırasında Özer, savunma yapmaya başladı.
Özer, mahkemede şu sözleri sarf etti:
“Doktoradan sonra etnik meseleler üzerine çalışmalar yaptım. Zira ben, Türkiye’nin önde gelen ulusal medya kuruluşlarında fikri sorulan bir bilim insanıyım. Yaklaşık 30 yıllık üniversite ve kamu hayatımda tek bir suç işlemedim ve mahkeme yüzü görmemişim. İlk defa mahkemeye çıkıyorum. BM delegesi oldum. Milli Eğitim Bakanlığı’nda görev yaptım. Ayrıca kendi alanımda yüzlerce akademik çalışma gerçekleştirdim. Bunun yanı sıra pek çok ödül aldım. Çevre ve Anadolu basınıyla ilgili çalışmalara katkıda bulundum. 41 kitap kaleme aldım. Bazıları edebi ve tarihsel nitelikte. Kitaplarım altın kalem ödülü gibi ödüllere layık görüldü. Adil olduğuna inanmak istediğim yüksek vicdanınıza seslenmek istiyorum. Böyle bir terörist olur mu?
Olgunun nedenini biliyorum ve açıklamak istiyorum. Yaşadığım süre boyunca insan hakları konusundan asla taviz vermedim. 2011 yılından bu yana PKK ve herhangi bir terör örgütüyle herhangi bir bağlantım bulunmamaktadır. Barış için mücadele eden bir bilim insanı için bu durum büyük bir zül olarak addedilmektedir. Kendi zihniyetlerindeki projeyi hayata geçirmek için insanlara iftira atılmamalıdır. 10 yıl önce söylediklerimin gün yüzüne çıkması beni mutlu ediyor. ‘Adlarımız farklı olsa da soyadımız Türkiye’dir’ sözü, bana aittir. Bugün ise bu sözler Sayın Cumhurbaşkanı ve sözcüleri tarafından dile getirilmektedir. Bugün var olan barış sürecinin yürütülmesinde sahip olduğum görüşler, benim yıllardır savunduğum fikirlere dayanmaktadır.
“NEDEN BURADAYIM”
Ben neden buradayım? Esenyurt Belediye Başkanı olduğum için buradayım. Eğer Belediye Başkanı olmasaydım, akademide başka bir görevde olacaktım. Muhtemelen, 10 yıl önce olduğu gibi bugün de Barış Süreci için benimle iletişime geçilecekti. Ancak, Esenyurt Belediye Başkanı olunca bu süreç değişti. Bunun sonucunda birçok hakkım ihlal edildi.
Ben, Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atanabilmesi amacıyla buradayım. Seçimle iş başına gelmeyenler, kayyum atama yoluyla yönetimi ele geçirdi. Kayyum, iç sürgünler yaparak 200 kişinin işine son verdi. Ayrıca, Sayın İmamoğlu’nun çalışma arkadaşı olmam da buradaki etmenlerden biri. Her gün operasyonlarla karşılaşmaktayız. Hücremde televizyonu açma imkanım yok. İstanbul’u yönetecek kimse kalmayacak. Hizmetlerin aksaması durumunda ne olacağını merak ediyorum.
Bir Kürt olarak Van’dan gelmiş olmamı hazmedemeyenler nedeniyle bu durumdayım. İddia makamı, batıdaki Kürtler ile doğudaki Kürtler arasında ayrım yapmaktadır. Bizi bölücülükle suçlayanlar, asıl bölücül