Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinden hareket eden Yaşama Tutunan Patiler Derneği Başkanı Buket Özgünlü Boyacı, 11 Haziran tarihinde kuduz olduğu iddia edilen 29 köpeği Ankara’ya getirdi. Bu durum üzerine hakkında “Bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbire aykırı davranma” ve “Sahipli hayvana işkence” suçlamalarıyla 4 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Boyacı, tutuklandıktan sonra Ankara 38. Asliye Ceza Mahkemesi’nde gerçekleştirilen ilk duruşmada adli kontrol şartıyla tahliye edildi.
Yaşanan olayın ardından MASAK (Mali Suçları Araştırma Kurulu) tarafından hazırlanan rapor, Boyacı’nın dernek adı altında hayvanseverlerden topladığı paralarla önemli bir servet kazandığını ortaya koydu. Yapılan incelemelerde, Boyacı’nın 9 dairesi ve 2 deposu olduğu tespit edildi. Ayrıca, 2021 ile 2024 yılları arasında bağışlardan elde ettiği paralarla 7 estetik operasyon ve birçok güzellik seansı için toplamda 1 milyon 110 bin TL harcadığı belirlendi. Rapor, bu bağış paraları ile Boyacı’nın at yarışı oynaması gibi hukuka aykırı faaliyetlerde bulunduğunu da ortaya çıkardı. Tespitlerin ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, derneğe yönelik kapsamlı bir soruşturma başlattı.
Dernek adı altında toplanan yardımlarla haksız kazanç elde ettikleri belirlenen 19 kişi hakkında operasyon gerçekleştirildi. Yapılan araştırmalar ve Sayıştay uzman denetçilerinden alınan bilirkişi raporuyla, aralarında Dernek Başkanı Buket Özgünlü Boyacı’nın da bulunduğu 9 şüphelinin toplamda yaklaşık 20 milyon liralık zarara neden olduğu belirtildi. Soruşturma sürecinde 7 şüpheliden 6’sı, tutuklama talebiyle nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk edildi. Nöbetçi hakimlik, Buket Özgünlü Boyacı, Demet Kılıç ve Ertan Işık’ın tutuklanmasına karar verdi.
Bu gelişmeler, hem hayvanlar hem de hayvanseverler açısından büyük bir endişe yarattı. Hayvan hakları savunucuları, dernek ve benzeri kuruluşların bu tür eylemlerle zayıfladığını ve insanlara güvensizlik aşıladığını dile getiriyorlar. Ayrıca, söz konusu olaylar, toplumda hayvanlara yönelik duyarlılığın azalmasına neden olabileceği endişesini de beraberinde getiriyor. Yani, dernek ve kurumların, gerçekten ihtiyaç sahibi hayvanların korunması ve bakımı için çalışması gerektiği konusunda kamuoyunda bir farkındalık yaratılması kaçınılmaz bir hâl aldı.
Bu olay, derneklerin işleyiş ve denetim alanında ciddi bir tartışma başlatmış durumda. Derneklerdeki usulsüzlüklerin ve suistimallerin önlenmesi için daha sıkı denetimlerin yapılması gerektiği görüşü destek buluyor. Hayvan haklarını koruma adına çalışan derneklerin, bu tür kötü örnekler yüzünden olumsuz etkilenebileceği ve güvenilirliklerini kaybedebileceği kaygıları dile getiriliyor. Bu tür olayların tekrar yaşanmaması için hem dernek yöneticilerine hem de bağış yapan hayvanseverlere düşen sorumluluklar olduğu ifade ediliyor.
Sonuç olarak, Buket Özgünlü Boyacı hakkında açılan bu dava ve yaşanan olaylar, sadece bir kişinin suistimaline değil, aynı zamanda Türkiye genelindeki hayvan koruma ve kurtarma hareketlerine de bir darbe olmuş durumda. Ülkenin dört bir yanında hayvanların korunması için mücadele eden insanlara olan güvenin artırılması, bu tür hukuksuzlukların önlenmesi açısından oldukça kritik bir öneme sahip olmaktadır.