İngiliz bilim insanı, 1960’ların başlarında evrende var olan her şeyin kütlesinin neden olduğunu açıklayan teoriyi geliştiren bilim insanları arasında önemli bir figürdü. Bu bilimsel atılım, 2012 yılında İsviçre’nin Cenevre kentindeki CERN laboratuvarlarında bulunan Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nda gerçekleştirilen deneylerle Higgs bozonunun varlığının tespit edilmesi ile gerçekleşti. Higgs, bu keşfin ardından 2013 yılında Nobel Fizik Ödülü’ne layık görüldü.
Ölüm haberini duyuran Edinburgh Üniversitesi, Higgs’in “vizyonu ve hayal gücüyle dünyayı çevreleyen bilgiyi zenginleştirdiğini” belirtti.
İngiliz parçacık fizikçisi Dr. Clara Nellist, Higgs bozonunun keşfedildiği sırada CERN’de bulunuyordu ve bu keşfin dünya çapında büyük yankı yaptığını ifade etti.
Dr. Nellist, “Higgs bozonu, diğer temel parçacıkların kütle kazanmasına sebep olan özel bir parçacıktır. Parçacıklar Higgs alanı ile etkileşime girdiğinde kütle kazanırlar ve Higgs bozonu sayesinde bu etkileşimi deneylerimizde gözlemleyebiliriz” dedi.
Higgs bozonu, evrendeki diğer temel parçacıklara, örneğin elektron ve kuarklara kütle kazandıran bir enerji alanıdır. Bu sebeple “Tanrı parçacığı” olarak da anılmaktadır, çünkü kütlelenme süreci, evrenin oluşumunda rol oynayan Büyük Patlama’ya benzetilmektedir.
CERN laboratuvarında yürütülen projede ayda bir kent kadar elektrik tüketen bilim insanları, karanlık maddenin gizemini çözmeye çalışmaktadırlar. Dr. Nellist’e göre, karanlık madde evrendeki maddenin büyük bir kısmını oluşturmasına rağmen ışık ile etkileşime giremediği ve görülememesi sebebiyle büyük bir gizem olarak kalmaktadır.
Şu ana kadar sadece dolaylı kanıtları olan karanlık madde parçacıkları henüz doğrudan gözlemlenememiştir. Bilim insanları arasında en popüler teorilerden biri, karanlık maddenin WIMP veya Zayıf Etkileşimli Büyük Kütleli Parçacık olduğu yönündedir.
Dr. Nellist, “Bu hala büyük bir gizem. Denemelerde bu parçacığın yaratılıp yaratılamayacağını görmeye çalışıyoruz” dedi.