CHP’nin Antalya’da düzenlediği “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitingine mektup gönderen tutuklu İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Bilsinler ki, bizi de bu milleti de yıldıramazlar. Kumpaslarına ve zulümlerine boyun eğmeyeceğiz. Büyük dönüşüm için gereksinim duyduğumuz şey; yeni bir yönetim anlayışı ve güçlü bir toplumsal dayanışma ruhudur. Demokrasi, yalnızca seçim dönemlerinde değil, her gün yeniden tesis edilmesi gereken bir ortak yaşam kültürüdür” açıklamasında bulundu.
İmamoğlu’nun Silivri’den yolladığı mektup, miting alanını dolduran on binlere ve ekran başındaki milyonlara CHP Antalya İl Başkanı Nail Kamacı tarafından okundu.
Mektubuna “Merhaba Antalya; kadınlara, gençlere ve bu topraklara, Cumhuriyet’e gönül veren herkese selam olsun” sözleriyle başlayan İmamoğlu, şöyle devam etti:
“Toplumlar zaman zaman büyük değişim süreçlerinden geçer. Biz de şimdi o süreçteyiz. Ya adalet, liyakat ve ortak akıl doğrultusunda yeni bir sayfa açacağız ya da mevcut düzenin belirsizlik ve güvensizlik sarmalına hapsolacağız. Ülkemizde en fazla yara alan değerlerin başında adalet duygusu geliyor. Haksızlığa uğrayanların sayısı artmakta, hakkını arayanlar suçlu gibi gösterilmektedir. Oysaki bir toplumun sürdürülebilirliği için hukuk ve birbirine güven temel gerekliliklerdir. Bu güven kaybolduğunda ne ekonomi işlevselliğini korur ne de siyaset ahlaki kalabilir. Biz, bu güveni yeniden tesis etmeden kalıcı çözümler üretemeyiz. Çünkü adalet, yalnızca mahkeme salonlarında değil, tarla, okul, işyeri veya sokak gibi hayatın her alanında yerine oturmalıdır.”
“Bu yüzden, bu mücadeleye çıktık; bu ülkenin insanlarına hak ettikleri huzurlu, adil ve refah bir yaşam sunmak istiyoruz. Ancak yürüyüşümüzü durdurmak adına yaptıkları kumpaslar ve yargı darbeleri hiç de azımsanmayacak düzeyde. Ama bilsinler ki, bizi de bu milleti de yıldıramazlar. Kumpaslarına ve zulümlerine boyun eğmeyeceğiz. Ön seçim kampanyasında bir araya geldiğimizde de dile getirmiştim, Antalya’nın bu mücadeledeki yeri ayrıdır. Antalya, sadece bir şehir değil; tarım, turizm ve teknolojinin birleştiği bir potansiyel alan. Aynı zamanda, çevresindeki göller bölgesi ile birlikte bir kalkınma kuşağı oluşturabilecek stratejik bir merkezdir. Ancak büyük potansiyeline rağmen, doğru planlamalar yapılmadığı ve kaynaklar etkin kullanılmadığı takdirde bu zenginlik, sadece Antalyalıları etkileyemez. Bir tarafta milyonlarca turiste ev sahipliği yapan tesisler varken, diğer yanda kira ödeyemeyen, geçim sıkıntısı çeken aileler mevcut. Bir yanda üretmek isteyen çiftçiler, diğer yanda atıl bırakılan yatırım alanları var. Bu çelişkiler tesadüfi değil; yanlış tercihlerin ve günübirlik politikaların sonucudur.”
“Antalya’ya ve çevresindeki illere, bütüncül bir kalkınma vizyonuyla yaklaşmaktayız. Bölgesel eşitsizlikleri giderecek, üretimi destekleyecek, teknolojiyi yaygınlaştıracak ve turizmi her kesimin kazandığı bir hale getirecek bir yol haritamız hazır. Kaynakların yalnızca belirli bir kesimin değil, tüm toplumun refahına hizmet ettiği; gençlerin göç etmek zorunda kalmadığı ve kadınların üretimin her alanında yer aldığı bir Antalya inşa etmeyi amaçlıyoruz. Bu büyük dönüşüm için gereken şey; yeni bir yönetim anlayışı ve güçlü bir toplumsal dayanışma ruhudur. Demokrasi, sadece seçimlerde değil, her gün yeniden inşa edilmesi gereken bir ortak yaşam kültürüdür.”
“19 Mart’tan bu yana siz, meydanlarda demokrasi tarihine önemli bir duruş sergiliyorsunuz. Bu demokrasi nöbetlerinde, adalet buluşmalarında, hem bir dayanışma örneği sergili