Avukat Tugay Bek, kanıt olmaksızın bir aydır tutuklu bulunan BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen’in tutukluğuna dair bir yazı yazdı.
Bek’in kaleme aldığı yazıda, soruşturma savcısının, iş bırakma eylemi sırasında Şireci ve Yalçın Kardeşler Tekstil iş yerlerinden beşer işçinin tanık olarak ifadesinin alınması için emniyete talimat verdiği ifade ediliyor. Emniyet, işveren tarafından belirlenen isimlerden toplamda sekiz işçinin ifadesini almış durumda.
Şireci Tekstil’de çalışan E.K., iş bırakma eylemine katılma nedeninin maaşın yetersiz olduğu olduğunu belirterek, “07.02.2025 tarihinde geceden gelen işçiler iş bırakma eyleminde bulundular. Ertesi gün ben de katıldım. Destek için Türkmen bize ekmek ve çorba getirdi. Eyleme katılmamda hiçbir kimsenin etkisi olmadı.” şeklinde konuştu.
Bir diğer işçi M.F.K ise benzer bir durumu aktardı ve “Maaşlarımıza zam istedik ama bu talebimizi kabul etmediler. Diğer iş yerleriyle kıyasladığımızda daha az ücret aldığımızı öğrendik ve iş bırakma kararı aldık. Mehmet Türkmen bize hukuksal süreçler ve haklarımız hakkında bilgi verdi. Ben sendikaya üye olmadan bir buçuk ay önce eyleme katıldım.” dedi.
Benzer ifadelerde bulunan işçiler:
İşçiler, ücret zammını az bulmaları nedeniyle iş bırakma kararı aldıklarını, bu süreçte BİRTEK-SEN ve Mehmet Türkmen’in kendilerini yönlendirmediğini, Türkmen’in yalnızca destek ziyaretleri gerçekleştirdiğini ve eyleme katılmaları ile ilgili teşvikte bulunmadığını bildirdiler. Ayrıca, Türkmen’in çalışma hürriyetini engelleyen bir eyleminin olmadığına da vurgu yaptılar.
Şireci Tekstil müdürü de Türkmen’i destekliyor
Şireci Tekstil İnsan Kaynakları Müdürü N.K., BİRTEK-SEN’in yetkili bir sendika olmadığını ifade ederek, işçilerin hukuka aykırı bir şekilde iş bırakmasının sonucunda 82 milyon lira zarara uğradıklarını belirtti. Ancak, eylem sonrası iş yerinde maddi olarak bir zarara uğranmadığını da ekledi.
Müdürün beyanlarının doğru kabul edilmesi halinde dahi, suç oluşturacak bir durum bulunmamakta. BİRTEK-SEN’in yetkisizliği, işçilerin iş bırakma eylemi ve bunun sonuçları ceza hukukunu ilgilendirmeyen bir mesele olarak değerlendiriliyor.
Tanık olarak dinlenen işçilerin ifadeleri ve patron temsilcisinin açıklamaları bir arada incelendiğinde, ceza hukuku açısından herhangi bir suçun olmadığı anlaşılmakta; buna rağmen Türkmen’in tutukluluğu devam etmekte. İşçilerin örgütlenme ve hak arama mücadelesine engel olmak için temel hukuk kuralları yok sayılarak Türkmen rehin tutulmakta.
Erdoğan-Şimşek programı çerçevesinde patronların talepleri doğrultusunda işçilerin birleşik mücadelesinin bastırılmak istendiği belirtiliyor.
Mehmet Türkmen’in şahsında işçi sınıfına yönelik saldırılara karşı “Barajsız sendika, yasaksız grev, güvenceli iş” kampanyası etrafında birleşme çağrısında bulunuluyor.