Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, X platformu üzerinden “Hukuk Notları (2)” başlığıyla yeni bir yazı paylaştı.
Yazısında, “Batıcı evrensel hukuk oyununun sona ermesi gibi, evrensel hukuka dayandığı iddia edilen monist (tekçi) hukuk anlayışının sahte olduğu da gün yüzüne çıktı” ifadesini kullanan Uçum, monist hukuk tezinin her ülkenin hukuk sisteminin aynı temel kurum ve ilkelere dayandırılmasını savunduğunu vurguladı. Bu görüşün, toplumsal ve siyasi meşruiyeti göz ardı eden bir hukuk mühendisliği olduğunu ve hukuk ile toplum arasında çatışmalara neden olabileceğini belirtti.
Uçum, hukukun varoluşunu etkileyen tarihsel, coğrafi, iktisadi, kültürel ve sosyal şartların her ülkenin milli hukukuna özgünlük katacağını ifade etti. Ülkelerin pozitif hukuklarının, hukuk üretimini belirleyen koşullar nedeniyle farklı temellere sahip olduğunu belirten Uçum, monist hukukun hiçbir objektif koşulunun bulunmadığını savundu.
Monist hukuk için gerekli olan iradi (subjektif) koşulların da mevcut olmadığını dile getiren Uçum, birçok ülkenin egemenlik stratejileri gereği iç ve dış olmak üzere ikili (dualist) hukuk sistemlerini benimsediğini açıkladı. Buna karşın, Batı egemenlerinin, kontrol etmek istedikleri ülkelere monist hukuku dayatmaya çalıştığını vurgulayarak, Avrupa Birliği’nin Doğu Avrupa ülkeleri ve Türkiye üzerindeki baskısının bu duruma örnek teşkil ettiğini kaydetti.
“AYKIRI KARARLARIN MONİST HUKUK DAYATMASINA BAŞ KALDIRI”
Uçum, monist hukuk anlayışına örnek olarak gösterilen ve kaldırılması gereken Anayasa m. 90 hükmüne dikkat çekerek, bu hükmün hak ve özgürlüklerle ilgili uluslararası sözleşmelerin kanuna üstün tutulmasını içerdiğini vurguladı. Uçum, bunun benzerinin yalnızca Türkiye ve dört Avrupa ülkesinde bulunduğunu, bu durumun monist hukuk anlayışının bir dayatması olduğunu ifade etti. Almanya ve Fransa dâhil 50 Avrupa ülkesinde böyle bir hükmün olmamasının da bir diğer monist hukuk oyununu gösterdiğini belirtti.
Bazı devletlerin, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kararlarına karşı çıkmasını ele alan Uçum, bu durumun Batı emperyalizminin yayılması amacıyla kurulan bir kurum olduğunu savundu. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin son dönem kararlarının, özellikle de Afrika ülkeleri için oluşturulmuş olduğuna dair yorumların, çoğu Batılı devletin tepkisini topladığını ifade etti.
ULUSLARASI İNSAN HAKLARI DÜZENİ YOKTUR!
Hak ve özgürlükler konusuna değinen Uçum, monist hukuk perspektifinin bulunmadığını, uluslararası insan hakları hukukunun yalnızca bir öğretide var olduğunu, ancak dünya genelinde uygulanan bir pozitif hukukun mevcut olmadığını belirtti. Ulusal mahkemelerin, uluslararası insan haklarını kendi iç hukuklarının bir parçası olarak uyguladıklarını vurguladı.
Uçum, uluslararası insan hakları mahkemelerinin ise bağlı oldukları uluslararası sözleşmelere dayanarak karar verdiklerini ifade etti. Bunun yanı sıra, ulusal ve uluslararası yargılama pratiklerinde monist hukuk yaklaşımını temel alan bağımsız bir uluslararası insan hakları düzeninin mevcut olmadığını vurguladı.
GÜNÜMÜZÜN HUKUK GERÇEĞİ
Mevcut durumu göz önünde bulundurulduğunda, egemen milli devletler açısından görünürde ikili bir pozitif hukuk düzeninin varlığına işaret eden Uçum, bunun her devletin ulusal mevzuatından oluşan iç hukuk düzeni ve çok taraflı uluslararası anlaşmalardan meydana gelen dış hukuk düzeni olarak iki ana başlık altında değerlendirilebileceğini kaydetti.
Uçum, birçok