Aydınlık Gazetesi yazarı Mehmet Yuva, “2024’ün kazananı şimdilik Netanyahu” başlıklı yazısında, Netanyahu’nun yolsuzluk suçlamalarıyla yüz yüze olduğu bir dönemde, İsrail toplumundaki siyasi durumunu ve Gazze’ye yönelik geniş kapsamlı saldırılarını ele aldı.
Yuva, Netanyahu’nun yolsuzluk iddiaları ve düşük profil bir siyasetçi olmasının, onu nasıl bir güç haline getirdiğini vurguluyor. 7 Ekim 2023 itibarıyla Netanyahu, İsrail’de en az etkiye sahip siyasetçilerden biriydi. İktidarının sarsıntıda olduğu ve yolsuzluk, rüşvet ile nüfuzunu kötüye kullanma gibi suçlamalarla karşı karşıya olduğu bir süreçte, ciddi muhalefetle de karşılaştığı belirtiliyor.
NETANYAHU’YU KURTARMA ÇABALARI
İsrail medya kuruluşları, Netanyahu’nun yönetimini diktatörlük ve savaş suçlarıyla ilişkilendirerek eleştirmişti. Aşırı dinci gruplar, Siyonist zümreler ve çeşitli askeri güçlerle birlikte, Netanyahu’yu kurtarabilmek adına çare arayışı içindeydiler. Eğer başarılı olamazlarsa, onu daha az problemli bir liderle değiştirme olasılığına da yönelmişlerdi.
KORUNAKLI BÖLGEDE OPERASYON
7 Ekim 2023’te, Gazze’nin en korunaksız bölgelerinden birinde uluslararası bir müzik konseri düzenlenmişti. Konser sırasında, HAMAS, karadan ve havadan gerçekleştirdiği saldırılarla 1200’den fazla insana (çoğunluğu sivil) yaşam hakkını elinden aldı. 240 kişi, İsrail ve diğer ülkelerden gelen vatandaşlar dahil olmak üzere, HAMAS tarafından esir alındı ve Gazze’ye götürüldü.
Bu saldırı, son derece yüksek güvenlik önlemleriyle korunan bir bölgede meydana geldi. Askeri araçlar, gözetleme kuleleri ve insansız hava araçları gibi gelişmiş teknolojilerle donatılmış alan, bu saldırıya karşı nasıl hazırlıksız kalmıştı?
AKILDA HALA ÇOK SORU VAR
Saldırının bu kadar hızlı gerçekleşmesi ve istihbarat zafiyeti hakkında pek çok soru gündeme gelmekte. Mısır istihbaratının, Gazze’den geniş çaplı bir saldırı hazırlığı olduğunu Netanyahu ile paylaşması ve buna rağmen kayıtsız kalması dikkat çekiyor. 11 Eylül 2001 ile 7 Ekim 2023 saldırıları arasında bir benzerlik olup olmadığının sorgulanması da önemli bir konu.
Bütün bu sorular karşısında HAMAS’ın böyle bir askeri kalkışmayı planlaması ve sonucunu hesaplaması olası mı? Aynı Direniş eksenindeki diğer bileşenlerle neden bilgi paylaşılmadı? Bu noktada, HAMAS’ın kararları ve eylemleri ciddi bir sorgulamaya tabi tutuluyor.
TEK CEPHE İMKANI VAR MIYDI
İsrail’e yardım gönderebilecek olan uluslararası güçlerin, karşı cephede güç birliği oluşturacak irade ve kapasiteleri var mıydı? Bu çatışmalara dair gerçekçi bir değerlendirme yapıldı mı? Filistin’in maruz kaldığı saldırıların, müttefik ülkeleri harekete geçirmeye yetecek boyutta acıya yol açıp açmayacağı da merak konusu.
FİLİSTİN DÜNYANIN GÜNDEMİ OLDU
Netanyahu’nun, saldırganlığı sonucunda dünya genelinde büyük tepkilere yol açan eylemleri, bir kez daha Filistin meselesini küresel gündeme taşıdı. Yüz binlerce insanın katıldığı protestolar, devletlerin Netanyahu’yu sorgulamasına ve mahkemelere taşınmasına sebep oldu.
SAVAŞ İLANI
HAMAS ve Filistin direnişinin aldığı yönetim kararlarına rağmen, geleneksel müttefikleri de İsrail’e karşı savaş ilan etti. Ancak Eylül 202
