Gazeteci ve akademisyen Prof. Dr. Nuray Mert, “Veda ediyorum” başlıklı yazısıyla siyasi yorum ve görüş bildirme faaliyetlerine son verme kararı aldığını açıkladı. Mert, yazısında kendi ve ülkesinin geleceğiyle ilgili duyduğu endişeleri dile getirerek, “Ülkem adına ve kendi adıma korkuyorum. Eğer cezaevine girmem söz konusu olursa, kedilerime kim bakar diye endişeliyim. ‘Torun’ saydığım yeğenimin küçük kızıyla ayrı kalmaktan korkuyorum. Geçirdiğim ciddi sağlık sorunları nedeniyle dayanma gücüm azalıyor, bu da beni korkutuyor.” dedi. Mert, Türkiye’nin nereye gittiği konusunda belirsizlik içinde olduğunu vurguladı ve “O küçük kız için korkuyorum. Gocunulacak bir noktası yok, herkesin korkuları vardır.” ifadelerini kullandı.
Mert’e, Mart ayında “terör örgütüne üye olmak” suçlamasıyla dava açıldığı ve bu süreçte yurt dışına çıkış yasağı getirildiği de belirtildi. Dava, Mert’in de yer aldığı bir grup kadın gazetecinin 2014 yılında Suriye’nin Kürt bölgesinde çekilen bir fotoğrafa dayanıyor. Mert, ağır ceza mahkemesinde yargılanacak.
TIKLAYIN | Nuray Mert hakkında “terör örgütüne üye olmak” suçlamasıyla dava; yurt dışına çıkış yasağı getirildi
“Bu kez asıl korkuyorum”
Prof. Dr. Nuray Mert, Medyascope’ta yayınlanan veda yazısında kararını vermesinin nedenlerini açıkladı:
“Yıllar önce Fazilet Partisi’nin kapatılması üzerine ‘Utanıyorum’ başlıklı bir yazı kaleme almıştım. O dönemde ‘Ana muhalefet partisi kapatılırken, başörtülü kadınlar ‘suçlu’ muamelesi görürken, özgürce dolaşmaktan utanıyorum’ demiştim. Kapatılan partinin devamı olanlar iktidara geldi ve ülkeyi 23 yıldır yönetiyor. 2010 yılında ‘Korkuyorum’ başlıklı başka bir yazı yazdım. Şimdi yine korkuyorum, ama bu kez daha derin bir korku var içimde. Hem kendi adıma hem de ülkem adına korkuyorum.”
…
“Yalnızlık duygusu tehlikeli hale geldi”
Prof. Dr. Mert, “Dertler paylaşılırsa azalır” yazısında, yaşamındaki zorlukları paylaşma ihtiyacı hissettiğini belirtti. “Benim herhangi bir partim, cemaatim veya sosyal medya hesabım yok. Düşüncelerim her kesim için hoş karşılanmıyor. Bu nedenle, laik kesimin hoşlanmadığı özgürlükleri savunduğum dönemlerde destek bulamadım. İktidarın baskısıyla ana akım medyadan dışlandığımda, sadece birkaç kişi ses çıkardı. Kimse özgürlük adına konuşmaya cesaret edemedi. Bu durum, yalnızlık hissini beraberinde getirdi ve artık bu yalnızlık tehlikeli bir hal almaya başladı.” diye ekledi.
“Yurt dışında yaşama özlemi duyanlara şaşarım”
“Yurt dışında yaşama özlemi duyan insanlara şaşırıyorum. İmkanım olmasına rağmen hiç yurtdışında yaşamayı düşünmedim ve bu durumdan pişmanlık duymuyorum. Ancak, kendi adıma ve ülkem adına korkmaya başladım. Eğer cezaevine girmem gerektiğinde kedilerime kim bakar, ‘Torun’ saydığım küçük kızla ayrı kalmaktan korkuyorum. Geçirdiğim hastalık, yaşım ve sağlık durumum nedeniyle tükenmişlik yaşıyorum. Ülkemizdeki belirsizlikten dolayı korkularım artıyor. O küçük kız için korkuyorum. Bunu saklayacak bir şey yok; insan, korkan bir varlıktır.”
Bütün bu sebeplerle, başıma gelen son davanın sonucu ne olursa olsun, ülkemle ilgili siyasi yorum yazısı yazmaya ve görüş bildirmeye