Konya’da yakın zamanlarda sokak köpekleri tarafından saldırıya uğrayan 2 yaşındaki Rana bebek yaşamını yitirdi. Ailesi henüz bu acı kaybı yaşarken, sosyal medyada bazı kişiler tarafından kamuoyunu yanıltmaya yönelik asılsız iddiaların dolaşıma sokulması durumu dikkat çekti. Ailenin avukatı Hasan Yılmaz’ın açıkladığı otopsi raporuna rağmen, ‘köpek saldırısından dolayı ölmedi’ şeklinde iddialar gündeme getirilmeye devam ediyor. Olayla ilgili görgü tanıklarının ifadeleri ve otopsi raporu her ne kadar ortada olsa da, bazı kişiler durumu çarpıtmaya çalışıyor.
İlgili kişiler, sokak köpeklerini koruma adına olayı cinsel istismara kadar götürdüler. Ancak gerçeği değiştirmeyen bir durum var; henüz 2 yaşındaki Rana bebek, 10 sokak köpeği tarafından saldırıya uğrayarak hayatını kaybetti. Bu azınlık grubun etkisiyle gerçeği saptırmaya çalışan muhalif gazetecilere de hayretle bakıyorum. Otopsi raporunda Rana bebekte birçok köpek ısırığına yer verildiği halde, bazıları hâlâ cinsel istismar iddialarında bulunuyor.
Sokak köpeklerini korumak için bu denli gerçeklerin çarpıtılması kabul edilemez. Bir kısım insan bunu yapıyor, fakat bunu destekleyen bazı muhalif gazetecilerle birlikte düşünülünce durum tam anlamıyla bir akıl tutulması haline geliyor. Daha Rana bebeğin acısı tazeyken, İzmir’de yeni bir sokak köpeği bir çocuğa saldırdı. Neyse ki bu sefer 8 yaşındaki çocuk, çevredekilerin yardımıyla kıl payı kurtulabildi. Hayvanları seviyoruz diyerek saldırgan köpeklerin rehabilitasyonu konusunda karşı durarak, İzmir’deki saldırıya da bir neden bulacaklar. Ancak bu durum böyle devam edemez. Hepimiz hayvanları seviyoruz; dilsiz canlılara zarar verenlerle mücadele etmeli, fakat aynı zamanda köpek saldırıları sonucu çocukların ölümüne karşı duyarsız kalamayız. Bu duruma artık bir son vermek gerekiyor!
ZİHNİYETİN DEĞİŞMESİ ŞART
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nden hemen sonra Antalya’da genç bir kadın vahşice katledildi. Henüz 2 aylık evli olan hemşire Sevcan Demir Sakman, tartıştığı eşi tarafından satırla öldürüldü. Hayatının baharında bir kadınımızı daha toprağa verdik. Kaçıncı kez kadın cinayeti yaşandığını sormadan edemiyoruz?
Kadına yönelik şiddetle başta devlet kurumları olmak üzere topluca mücadele edilmeye çalışırken, kadınlarımız hala cinayete kurban gidiyor. Şiddeti önleme çabaları yalnızca caydırıcı yasalarla mümkün olmuyor ne yazık ki… En eğitimli kadın bile, en yoksul kadın da, ünlüsü de ünsüzü de, eşi, sevgilisi veya ailesi tarafından şiddete maruz kalabiliyor. Şiddet uygulamak, bir zihniyet meselesi olup, öncelikle bu zihniyetin değişmesi gerekiyor. Bunun başarılması için toplum olarak kararlı bir mücadele sürecine ihtiyaç var. Aksi halde ne kadına yönelik şiddet durur ne de kadın cinayetleri…
