Suriye’nin Lazkiye ve Tartus bölgelerinde, Suriye geçici hükümet güçleriyle daha önce Esad’a bağlı olan yerel kuvvetler arasında patlak veren çatışmalar, uluslararası kamuoyunun dikkatini çekti. Bu çatışmaların Alevi toplumu hedef alan saldırıları da kapsadığı öne sürülüyor.
ABD ve Rusya, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde 10 Mart’ta kapalı bir oturum düzenlenmesi talebinde bulundu.
Bu olaylar üzerine Türkiye, ABD, İran, Fransa, Rusya ve Çin, çatışmalara ve bunun sonucunda yaşanan sivil kayıplara dair çeşitli açıklamalar yaptı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye olarak, Suriye’nin bütünlüğüne ve toplumsal barışına yönelik her türlü saldırıyı ve terör eylemini güçlü bir şekilde kınıyoruz.” ifadelerine yer verdi.
Erdoğan, Suriye hükümet güçlerinin müdahaleleriyle olayların büyük ölçüde kontrol altına alındığını, ancak durumun hala hassasiyetini koruduğunu belirtti.
Ahmet eş-Şara’nın yönettiği Suriye geçici hükümeti, 10 Mart’ta bölgede güvenliğin yeniden sağlandığını duyurdu. Eş-Şara, 9 Mart’ta yaptığı açıklamada, “barış” için bir vurguda bulunurken, sivil saldırı iddialarının araştırılması amacıyla bir komite kurulacağını bildirdi.
Lazkiye ve Tartus’ta 6 Mart’ta başlayan çatışmalar sonucunda, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin (SOHR) son raporuna göre, yaklaşık 1500 kişinin yaşamını yitirdiği, bunlardan 900’ünün sivil olduğu iddia ediliyor.
BBC, bu verileri bağımsız kaynaklarla doğrulayabilmiş değildir; SOHR, sahadaki yerel kaynaklardan aldığı bilgileri kullanarak raporları hazırlıyor.
Çatışmalar, Suriye’deki Alevi nüfusunun yoğun olduğu bölgelerde meydana geldi ve geçici yönetimin Aralık ayında kurulmasının ardından ülkede patlak veren en büyük çatışma dalgası olarak kaydedildi.
ABD ve Rusya, sivil ölümleriyle ilgili haberlere dayanarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Suriye başlığı altında kapalı bir oturum yapılmasını önerdiler.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komiseri Volker Türk, Suriye’nin kuzeybatısındaki kıyı bölgelerinde “sivillere yönelik katliamlar” yaşandığını belirterek, bu konu hakkında bir soruşturma yapılması çağrısında bulundu.
Türk, geçici hükümete bağlı güvenlik güçleri ve önceki hükümete bağlı unsurlar tarafından mezhebe dayalı yargısız infazlar yapıldığına dair raporlar aldıklarını ifade etti. Ayrıca, bazı ailelerin, artık tehdit oluşturmayan eski savaşçılarından oluşan tüm bireylerinin öldürüldüğüne dair bilgiler geldiğini aktardı.
ABD’den ‘yabancı cihatçılar’ vurgusu
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Washington’un Suriye’nin “dini ve etnik azınlıklarının yanında” olduğu yönündeki açıklamalarda bulundu.
9 Mart’ta yayımlanan yazılı açıklamada, “ABD, Batı Suriye’de insanları katleden yabancı cihatçıların da bulunduğu radikal İslamcı teröristleri kınamaktadır. ABD, Suriye’deki Hristiyan, Dürzi, Alevi ve Kürt toplulukları da dahil tüm dini ve etnik azınlıkların yanındadır.” ifadeleri yer aldı.
Rubio, Suriye geçici hükümetine, azınlık topluluklarına karşı işlenen katliamların faillerinin kanun önünde hesap vermesi konusunda çağrıda bulundu.
Fransa: ‘Derin endişe duyuyoruz’
Fransa Dışişleri Bakanlığı, 8 Mart’ta yaptığı yazılı açıklamada, inançları nedeniyle sivillere ve tutsaklara karşı işlenen suçların kınandığını bildirdi.
Açıklamada, “Suriye’nin geçici yetkililerinin bu suçların aydınlatılması
