Suriye’de, silahlı muhalif gruplar, 27 Kasım Cuma günü Beşar Esad rejiminin güçlerine karşı geniş çaplı bir operasyon başlattı. Bu operasyon, özellikle Halep ve İdlib bölgelerinde yoğunlaşırken, muhalif güçler kuzeydeki Hama kent merkezine kadar ilerleme kaydetti. Ancak, söz konusu ilerleyiş, bugün yapılan önemli bir karşı taarruz ile duraksadı.
Rejime destek veren Rusya’ya ait savaş uçakları, muhalif güçlerin geçtiğimiz günlerde ele geçirdiği Halep Üniversitesi Hastanesi’ni hedef aldı. SU-24 tipi savaş uçakları tarafından gerçekleştirilen bu hava saldırısında, ilk belirlemelere göre 9 kişinin hayatını kaybettiği, 10 kişinin ise yaralandığı bilgisi paylaşıldı. Bu durum, muhalif grupların ilerleyişindeki en büyük kayıplardan birini temsil ediyor ve Suriye’deki çatışma ortamının ne denli karmaşık ve tehlikeli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
NE OLMUŞTU?
Suriye’nin kuzeyinde bulunan Halep ilinin batı kırsalında, 27 Kasım 2023 tarihinde Esad rejimi güçleri ile rejim karşıtı silahlı gruplar arasında şiddetli çatışmalar başlamıştı. Bu çatışmalar, her iki tarafın da güç gösterdiği bir ortamda, muhaliflerin hızla ilerlemesine yol açtı.
27-28 Kasım tarihleri arasında, muhalif gruplar Halep’in batı kırsalından merkeze doğru hızlı bir şekilde ilerledi. Bu süreçte, çatışmaların ikinci gününden itibaren, İdlib kırsalında da çok sayıda bölge muhalif güçlerin kontrolüne geçti. 29 Kasım itibariyla, muhalif gruplar Halep kent merkezine kadar nüfuz etti ve bugün itibarıyla merkezin büyük bölümünü ele geçirmeyi başardı. Bu durum, Suriye iç savaşının seyrini değiştirebilecek önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Muhtemelen bu çatışmalar Suriye içindeki güç dengesini daha da derinlemesine etkileyebilir, zira hem muhaliflerin ilerleyişi hem de rejime destek veren dış güçlerin (özellikle Rusya’nın) müdahalesi, olayların nasıl gelişeceği konusunda belirleyici olacaktır. Özellikle Halep, hem stratejik önemi hem de insanlık dramının en yoğun yaşandığı bölgelerden biri olarak dikkat çekmektedir. Bu nedenle, muhalif güçlerin bölgedeki kontrolü sağlama çabaları, yalnızca askeri bir hedef değil, aynı zamanda insani durum açısından da hayati bir önem taşımaktadır.
Suriye’deki bu çatışma dinamikleri, uluslararası toplumu ve insan hakları örgütlerini alarm durumuna geçirmiştir. Koalisyon güçlerinin askeri müdahaleleri, bir yandan muhaliflerin güç kazanmasını sağlarken, diğer yandan rehin alınan ya da evlerini terk etmek zorunda kalan sivil halkın durumu daha da kötüleşmektedir. Gerçekleşen hava saldırıları ve muhaliflerin ilerleyişi, savaşın yeniden alevlenmesine ve yüzlerce insanın daha hayatını yitirmesine neden olabilecektir. Tüm bu olayların ardından, hem yerel hem de uluslararası düzeyde çözüm arayışlarının yoğunlaşması beklenmektedir.
