Halkların Demokratik Kongresi (HDK) soruşturması çerçevesinde gerçekleştirilen operasyonda, gözaltına alınan gazetecilerden Yıldız Tar, 2012 ve 2013 yıllarındaki kadın ve LGBTİ hakları savunucularıyla yaptığı görüşmelerin suç unsuru sayıldığını aktardı. Tar, gazetecilik kariyerine 2013 yılında başladığını ve bu süreçte gerçekleştirdiği tüm etkinlikleri bir gazeteci olarak takip ettiğini belirtti.
18 Şubat’ta İstanbul’da HDK’ya yönelik düzenlenen operasyonda Tar, Elif Akgül, Ercüment Akdeniz ve Erdal İmrek ile birlikte gözaltına alındı. Tar’ın emniyetteki ifade işlemleri tamamlandı. Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) tarafından yayımlanan habere göre, Tar’a yöneltilen sorular arasında sivil toplum faaliyetlerinin yanı sıra kişisel sosyal medya hesapları ve mesleki ilişkileri hakkında detaylı bilgiler de yer aldı. Ayrıca, Tar’ın çeşitli sivil toplum eylemlerindeki telefon görüşmeleri ve mesaj içerikleri de sorgulandı. Telefon dinlemeleri çerçevesinde farklı kişilerden gelen mesajlarla ilgili açıklamalarda bulunması istendi.
“Gazeteci olarak görüşmeler yaptım”
Yıldız Tar, ifadesinde 2012 ve 2013 yıllarında Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ topluluğu ve feminist gruplarla 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri dolayısıyla görüşmeler gerçekleştirdiğini açıkladı. Soruşturma çerçevesinde, Tar’a görüştüğü kişilerin kimler olduğu sorulmuş ve bu görüşmelerin suç unsuru teşkil ettiği ifade edilmiştir. Tar, 2013 yılından bu yana gazeteci olarak çalıştığını ve tüm etkinlikleri ilgili bir şekilde takip ettiğini vurguladı.
HDK operasyonunda ne oldu?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen HDK soruşturması kapsamındaki operasyon, İstanbul merkezi olmak üzere toplam on ilde 60 kişi için gözaltı kararı çıkarılmasını sağladı. Bu kapsamda, DEM Parti ve EMEP yöneticileri ile gazetecilerin de aralarında bulunduğu 52 şahıs gözaltına alındı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, gözaltına alınan kişilerin HDK bünyesinde İstanbul’da faaliyet gösterdiğini öne sürüyor. Soruşturma, HDK’nın “legal görünümlü bir cephe yapılanması olduğunu ve TBMM’ye alternatif bir meclis işlevi gördüğünü” iddia ediyor.