Meta’nın CEO’su Mark Zuckerberg, katıldığı bir podcast programında dikkat çekici iddialarda bulundu. Pandemi döneminde ABD hükümetinin COVID-19 aşılarına dair olumsuz haberleri sansürlemek için kendisine baskı yaptığını öne sürdü.
Dünyaca ünlü uygulamaları bünyesinde bulunduran Meta’nın sahibi Zuckerberg, o dönemdeki hükümetin kendisinden COVID-19 aşıları ile ilgili yapılan olumsuz içerikleri kaldırması için talepte bulunduğunu ifade etti.
Bu açıklamalar, kamuoyunda ve uluslararası medyada büyük yankı uyandırdı.
KARA KUTU’YU DOĞRULADI
Gazeteci ve yazar Soner Yalçın, “Kara Kutu” adlı kitabında aşıların yan etkileri üzerine tartışmaların yapılamadığına dikkat çekmişti. Yalçın, küresel çapta sermaye gruplarının bu konuyu gündeme getirmediğini belirttiği köşe yazısında, şu sözlere yer verdi:
“Son günlerde gündem aşı! İnsanların aşı bulunması umuduyla COV-19 tehdidinden kurtulacağına dair yüksek beklentileri var. Ancak birçok kişi “aşı” kelimesini duyduğu anda farklı bakış açılarına karşı çıkmak istemiyor. Bu da oldukça haklı bir yaklaşım. Aşı bulunsa kimin itirazı olur; tıbbı sorgulamak cesaret gerektiriyor…”
Aşı konusunun tartışılma şeklinin net bir şekilde iki kutba ayrıldığını belirten Yalçın, bu meselelerin aslında çok boyutlu olduğunu vurguluyor.
ÜLKE FARKLILIKLARI
Dünya genelinde aşıyla ilgili ülkeler arasında önemli farklılıklar söz konusu:
–BCG/ verem aşısı… Avusturya, Belçika, Danimarka, Almanya, İrlanda gibi birçok ülkede aşı listesinde yer almıyor.
– Hepatit A aşısı… Fransa, Finlandiya, İspanya gibi ülkelerin aşı takviminde yok.
–Meningokok/ menenjit aşısı… Danimarka, Macaristan, Norveç gibi ülkelerin aşı listesinde bulunmuyor.
–Rabies/ kuduz aşısı… Sadece belirli bazı ülkelerde zorunlu olarak uygulanmakta. Diğer ülkelerde ise standart aşı takviminde yer almıyor.
Aşı uygulamalarındaki bu çeşitlilik, aşı teriminin ötesinde daha geniş bir tartışma alanına işaret ediyor. Bazıları için bu durum, bir standartlaşma çabası ile karşılaştırılabilir bir konu haline gelmiş durumda.
PARA… PARA…
Aşıların sadece sağlık yönü dikkate alınmamalıdır; bunda ekonomik ve siyasi boyutları da bulunmaktadır. Bir aşının varlığı, küresel ilaç şirketlerinin faaliyetleri ile doğrudan ilişkilidir.
Yerel aşılama yöntemlerinin yok edilmesi, aşı maliyetlerinin devlet bütçesinden karşılanma baskısıyla birleşiyor. Bu noktada, bazı ülkeler aşı uygulamalarını finansal olarak etkili bir şekilde yönetemediği için büyük ilaç firmaları hedef haline geliyor.
Son yıllarda aşıların sıkça gündeme gelmesi ilginç bir durum yaratıyor. Örneğin, 2018’de Arjantin, aşı belgelerini okul kaydı ve devlet kimliği alma gibi zorunluluklar haline getirmiştir. Ayrıca, Çin’de aşı denetimleri sıkılaştırıldı ve devlet yardımlarıyla aşılar sağlanmaya başlandı.
Miralayhaber.com
